0553 661 52 02 asli@arslantas.av.tr

MALA ZARAR VERME SUÇU VE CEZASI NEDİR? (TCK m.151-152)

Mala zarar verme suçu, Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre “Bir malın tamamen veya kısmen tahrip edilmesi, bozulması, kullanılamaz hale getirilmesi, başkasının malına zarar verilmesi veya yok edilmesi” şeklinde tanımlanmaktadır. Mala zarar verme suçunu TCK’nın 151. maddesi düzenlemektedir. Buna göre, bir kişi, başkasına ait malvarlığına zarar vermek amacıyla hareket ederek malın tamamen veya kısmen tahrip edilmesine, bozulmasına, kullanılamaz hale getirilmesine, başkasının malına zarar verilmesine veya yok edilmesine sebep olursa mala zarar verme suçunu işlemiş olur.

Mala zarar verme suçu, failin kasıtlı olarak hareket ettiği durumlarda işlenir. Eğer zarar verme eylemi kaza sonucu gerçekleşmişse veya failin ihmali sonucunda meydana gelmişse, farklı hükümler uygulanabilir. Türk Ceza Kanunu’na göre mala zarar verme suçu işleyen kişi, TCK’nın 152. maddesine göre hapis cezasıyla cezalandırılabilir. Ancak cezanın süresi, zararın boyutu ve diğer faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Mala zarar verme suçu, sadece kasten işlenebilir ve basit şekli olan TCK 151.maddesindeki şekli şikayete bağlıdır. Madde 151- (1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

MALA ZARAR VERME SUÇUNUN KONUSU

Suçun konusu, taşınır ve taşınmaz mallardır. Sahipsiz veya değersiz mallar üzerinde bu suç işlenemez. Kişinin kendi malına zarar vermesi bu suçu oluşturmaz, malın başkasına ait olması şarttır. Hırsızlıktan farklı olarak mala zarar verme suçunda, suçu işleyen kişinin yarar sağlama amacı değil zarar verme amacının olması gerekir. Hırsızın çalmış olduğu mala zarar vermesi, malı tüketmesi ayrıca mala zarar verme suçunu oluşturmaz.

MALA ZARAR VERME SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ YARAR, FAİL VE MAĞDUR

Korunan hukuki yarar başta mülkiyet olmak üzere tüm ayni haklardır. Suç, herkes tarafından işlenmeye elverişli bir suçtur. Suçun mağduru malın sahibi, zarar göreni ise o mal üzerinde doğrudan doğruya yararlanma hakkı bulunan kişidir.

MALA ZARAR VERME SUÇUNUN ŞARTLARI

Suç konusu başkasına ait taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması, kullanılamaz hali getirilmesi veya kirletilmesi fiillerinden birinin işlenmesi halinde mala zarar verme suçunun oluştuğu kabul edilir.

* Kısmen Veya Tamamen Yıkılması : Taşınmaz ve taşınır eşyanın tüm unsurlarının (şekli unsur, fonksiyonel unsur) geri dönülmez bir şekilde büyük oranda ortadan kaldırılması, eşyanın mülkiyet hakkı sahibi malik açısından eşya olmaktan çıkarılması halinde bu fiilin işlendiği kabul edilir. (TCK 151/1 )

* Tahrip Edilmesi : Taşınır veya taşınmaz eşyanın şekli unsurlarından bir veya bir kaçının telafi edilebilir olarak hasara uğratılmasını ifade etmektedir.

* Yok Edilmesi : Taşınır veya taşınmaz eşyanın yok edilmesi, o eşyanın tüm unsurlarının artık geri döndürülemez bir şekilde ortadan kaldırılmasını ifade etmektedir.

*Bozulması : Görece gelişmiş bir organik yapıya sahip eşyanın şekli değil, fonksiyonel yapısının ancak geri dönüşlü (tamir edilebilir) olarak hasara uğratılmak suretiyle “çalışmasının” engellenmesini ifade etmektedir.

*Kullanılamaz Hali Getirilmesi : Eşyanın şekli değil yalnızca fonksiyonel unsurlarının geri dönüşsüz şekilde hasara uğratılmasını ifade etmektedir.

*Kirletilmesi : Taşınır veya taşınmaz eşyanın şekli yapısının görüntüsel anlamda zarara uğratılmasını ifade etmektedir.

MALA ZARAR VERME SUÇU CEZAYI ARTTIRAN HALLER

Birinci grupta kanun koyucu, bazı mallara karşı yapılan mala zarar verme eylemlerini bu malların sahip oldukları nitelikler itibariyle taşıdıkları önemi göz önünde bulundurarak daha ağır bir yaptırıma tabi tutmuştur.

Mala zarar verme suçunun;

a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında işlenmesi

b) Yangına, sel ve taşkına, kazaya ve diğer felaketlere karşı korunmaya tahsis edilmiş her türlü eşya veya tesis hakkında işlenmesi

c) Devlet ormanı statüsündeki yerler hariç, nerede olursa olsun, her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğu hakkında işlenmesi

d) Sulamaya, içme sularının sağlanmasına veya afetlerden korumaya yarayan tesisler hakkında işlenmesi

e) Grev veya lokavt hallerinde işverenlerin veya işçilerin veya işveren veya işçi sendika veya konfederasyonlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında işlenmesi

f) Siyasi partilerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında işlenmesi

g) Sona ermiş olsa bile, görevinden ötürü öç almak amacıyla bir kamu görevlisinin zararına olarak işlenmesi halinde, fail hakkında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Suç konusu olan mal nasıl bir mal olursa olsun yani ister basit mala zarar vermenin(TCK m. 151’in) isterse de TCK m. 152/f.1 in kapsamına girsin, suçun işlenişinde kullanılan araçlar dikkate alınarak, verilecek cezada artırım yapılması öngörülmüştür. Buna göre eylem birinci fıkranın kapsamına giren bir mala karşı ikinci fıkrada belirtilen şekilde işlenmişse her iki nitelikli hal de birlikte uygulanacaktır.

Mala zarar verme suçunun;

a) Yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak,

b) Toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle,

c) Radyasyona maruz bırakarak, nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanarak, işlenmesi halinde, verilecek ceza bir katına kadar artırılır.

Mala zarar verme suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.

İBADETHANELERE VE MEZARLIKLARA ZARAR VERME

(1) İbadethanelere, bunların eklentilerine, buralardaki eşyaya, mezarlara, bunların üzerindeki yapılara, mezarlıklardaki tesislere, mezarlıkların korunmasına yönelik olarak yapılan yapılara yıkmak, bozmak veya kırmak suretiyle zarar veren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Birinci fıkrada belirtilen yerleri ve yapıları kirleten kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) Birinci ve ikinci fıkralardaki fiillerin, ilgili dini inanışı benimseyen toplum kesimini tahkir maksadıyla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.

MALA ZARAR VERME SUÇUNUN MANEVİ UNSURU OLARAK KAST

TCK m.21’e göre Kast, suçun kanunî tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. TCK m.22’ye göre Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Mala zarar verme suçunda da taksirli sorumluluk hali öngörülmüş değildir. Bir başka ifade ile TCK m.151’de tanımlanmış fiillerin taksirle işlenmesi ceza sorumluluğunun doğmasına yol açmaz. Buna göre, mala zarar verme suçunun manevi unsuru kasttır. Kastın varlığından bahsedilebilmesi için iki unsur bir arada bulunmalıdır:

  1- Fail tipik fiili bilerek gerçekleştirmelidir.

2- Fail fiili isteyerek gerçekleştirmelidir.

Mala zarar verme suçunda ‘kast’ın varlığından söz edebilmek için; Mala zarar verme suçu açısından failin, kasten hareket ettiğinden bahsedilebilmesi için zarar verdiği malın başkasına ait eşya olduğunu bilmesi gerekir. Zarar verdiği malın başkasına ait olduğunu bilmeyen failin kasten hareket ettiğinden bahsetmek mümkün değildir. Failin zarar verdiği şeyin hukuken eşya vasfında olup olmadığını bilmesi gerekmez.

  • Başkasına ait olduğunu bildiği eşya açısından failin zarar neticesine yol açabilecek icrai veya ihmali bir hareket gerçekleştirdiğini bilmesi, yani neticeyi öngörmesi gerekir. Bir dozerin kepçe hareketiyle binayı yıkması halinde cezai sorumluluk doğabilmesi için, failin bu tipik hareketi bilerek yapması gerekir. Bu açıdan failin, malın yıkılması, tahrip edilmesi, yok olması, bozulması, kullanılamaz hâle gelmiş olması veya kirlenmesi veya sahipli hayvanın öldürülmesi, işe yaramayacak hale getirilmesi veya değerinde azalma olması neticelerini gerçekleştirebilecek bir davranışta bulunduğunun bilincinde olması gerekir. Kastın varlığı için bilme unsuru tek başına yeterli değildir. Ayrıca failin, somut olayda gerçekleşebilecek tipik neticeyi isteyerek de hareket etmesi gerekir.
  • Mala zarar verme suçunun oluşabilmesi için failin somut olayda meydana gelebilecek zarar neticelerini öngörmesi ve bunun yanında bu zarar neticelerini istemesi gerekir.

MALA ZARAR VERME SUÇU VE HUKUKA UYGUNLUK UNSURLARI

Mala zarar veren fail, kendisine yönelik bir saldırıdan korunmak için bu eylemi, işlemiş olabilir veya başkasının malına zarar verilmesi eylemi tamamen mal sahibinin rızası ile gerçekleşebilir veyahut fail kanunun verdiği bir yetkiyi kullanırken başkasının malına zarar verebilir yahut da failin başkasının malına zarar vermesi tamamen kendisine ait bir hakkı kullanması sonucu olabilir. İşte bu gibi hallerde mala zarar verme suçuna ilişkin kanuni tipe uyan ve kasten işlenen fiil, bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması sebebiyle suç teşkil etmeyecektir.

Hukuka uygunluk sebepleri şunlardır:

  • Kanunun Hükmünün Yerine Getirilmesi ; Kanunun hükmünü icra eden failin fiilinin hukuka aykırı olmayacağı TCK’ nın 24. maddesinde “kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez” şeklinde ifade edilmiştir. Şahıslar, kanunun verdiği bir yetkiyi kullanırken zorunlu olarak başka şahıslara ait mallara zarar verebilirler. Buna göre örneğin polislerin, mevzuat hükümlerine uygun olarak bir evde arama yapmak amacıyla (başka türlü açmak olanağı olmadığından mecburen) evin kapısının kilit sistemini kırmaları bu kapsamda değerlendirilebilir. Hatta bazı hallerde kanun, doğrudan başkasının malına zarar verilmesini emrediyor olabilir. Örneğin imar mevzuatı çerçevesinde kanunun kaçak yapıların yıkım kararının alınmasını emrettiği hallerde, yetkili makamlarca, bu yıkım kararının alınmasını mala zarar verme suçuna azmettirme kapsamında değerlendirmek mümkün değildir.
  • Kanunun Verdiği Bir Hakkın İcrası ; Kişinin kanunun verdiği bir hakkın icrası kapsamında olarak başkasının malına verdiği zarar, kasten işlense ve tipik olsa dahi hukuka uygun olacak ve suç teşkil etmeyecektir. Türk Medeni Kanununa göre; “komşunun arazisine taşarak zarar veren dal ve kökler, onun istemi üzerine uygun bir süre içinde kaldırılmazsa, komşu bu dal ve kökleri kesip kendi mülkiyetine geçirebilir” İşte bu halde, başkasının malına zarar veren malik, kanunun verdiği bir hakkı kullanmaktadır ve bu haliyle mala zarar verme suçuna ilişkin kanuni tipe uygun olan hareket, hukuka aykırı olmaması nedeniyle suç teşkil etmeyecektir.
  • İlgilinin rızası hukuka uygunluk nedeni; İlgilinin rızası suçla korunan hukuksal değerin sahibinin ihlale rıza göstermesi halinde, bu rızanın hukuka aykırılık unsurunu etkileyerek, fiili hukuka uygun hale getirmesini ifade etmektedir. 3. TCK’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasına göre “kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.” hükümden anlaşıldığı üzere ilgilinin rızasının, bir hukuka uygunluk nedeni olarak, fiili suç olmaktan çıkarabilmesi için belirli bazı koşulları bünyesinde barındırması gerekir. Rızanın geçerli olabilmesi için failin rıza konusu üzerinde tasarruf ehliyeti bulunmalıdır. Mala zarar verme suçu açısından mala kim malikse rızayı açıklama yetkisi de kural olarak ondadır.
  • Meşru Savunma; Türk Ceza Kanunu sisteminde meşru müdafaa, fiili hukuka uygun kılan bir sebep olarak kanunun 25. maddesinin birinci fıkrasında “gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez” şeklinde düzenlenmiştir. fail haksız saldırıya karşı zorunlu ancak mala zarar verme niteliğinde bir savunma hareketinde bulunmuş olmalıdır. Bu çerçevede failin saldırıdan kurtulmak için savunmada bulunması bir zorunluluk teşkil etmelidir.

MALA ZARAR VERME SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK

Fail, icra hareketlerini tamamladıktan sonra işlemeyi kastettiği suçtan vazgeçerek neticenin gerçekleşmesini önlemeye veya gerçekleşen zarar neticesini telafi etmeye çalışırsa etkin pişmanlık söz konusu olur. failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir. Buna göre fail, henüz hakkında kovuşturma başlamadan önce pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı giderirse verilecek cezanın üçte ikisine kadarı, buna karşın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce giderirse verilecek cezanın yarısına kadarı indirilecektir. Etkin pişmanlık hükümleri yalnızca fail hakkında değil, azmettiren veya yardım eden hakkında da uygulama alanı bulacaktır.

Kural olarak bu hükümlerin uygulanabilmesi, mağdurun bunu kabul etmesine bağlı tutulmamıştır. Ancak zararın tamamen değil de kısmen tazmini halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası da aranacaktır.

Koşulları:

  1. Suç tamamlanmış olmalıdır.
  2. Fail, azmettiren veya yardım eden bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermiş olmalıdır.
  3. Fail, azmettiren veya yardım eden, zararı en geç hüküm verilinceye kadar gidermiş olmalıdır.

MALA ZARAR VERME SUÇUNDA ŞAHSİ CEZASIZLIK SEBEPLERİ VE CEZADAN İNDİRİM YAPILMASINI GEREKTİREN ŞAHSİ SEBERLER

Şahsi cezasızlık sebepleri, suçun icrası sırasında bulunan ve failin cezalandırılmasını önleyen sebeplerdir. haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın, aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

Cezadan indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebepler de suçun icrası sırasında bulunurlar ancak bunlar failin cezalandırılmasını önlemezler; cezada belirli bir oranda indirim yapılmasını sağlarlar. . Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi hâlinde; ilgili akraba hakkında şikâyet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

Görüleceği üzere, mala zarar verme suçu açısından, bazı akrabalık ilişkileri cezalandırmama nedeni, diğer bazı akrabalık ilişkileri ise cezadan indirim yapılması nedeni olarak ele alınmıştır.


Ceza davası süreci için uzman bir ceza avukatından destek almalısınız. Ceza Hukuku ile ilgili diğer makalelerimize buradan ulaşabilirsiniz.

Diğer yazılar

Ceza avukatı

Cezada tekerrür

Güveni kötüye kullanma suçu ve cezası

Mala zarar verme suçu ve cezası

Yağma suçu ve cezası

Kasten yaralama suçu ve cezası

Hırsızlık suçu ve cezası

Tehdit suçu ve cezası

Dolandırıcılık suçu ve cezası

Uyuşturucu madde ticareti suçu