0553 661 52 02 asli@arslantas.av.tr

YAĞMA SUÇU VE CEZASI NEDİR ?

Yağma suçu, cebir veya tehdit suretiyle başkasına ait malın zilyetliğinin elde edilmesidir. Yağma suçu, birleşik bir suçtur. Yağma suçu, TCK’da iki tür olarak düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanununun 148/1 maddesinde ‘malın yağması’ 148/2 maddesinde ise ‘senedin yağması’ düzenlenmektedir.

Madde 148- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir.

(3) Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.

TAŞINIR MAL YAĞMASI

Taşınır mal ile işlenen yağma suçu, bir başkasını tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi bu suçu işlemiş olur.

SENET YAĞMASI

Yağma suçu Cebir veya tehdit kullanarak mağdurun;

  1. Kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi vermeye,
  2. Var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan vesikayı vermeye,
  3. Böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya,
  4. İleride böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya,
  5. Var olan bir senedi imha etmeye,
  6. İmhasına karşı koymamaya mecbur eden kişi bu suçu işlemiş olur.

Senet yağması suçunda senedin kullanılması şart değildir.

YAĞMA SUÇUNUN OLUŞMASI İÇİN GEREKEN ŞARTLAR

  • Hırsızlık suçundan farklı olarak yağma suçu cebir veya tehdit kullanılarak işlenir.
  • Mağdurun  herhangi bir vasıta ile kendini bilmeyecek veya savunamayacak hale getirmesi de, örneğin uyku ilacı ile uyutulması, yağma suçunda cebir sayılır.
  • Cebir veya tehdidin mağdura yönelik olması şart değildir, yakınlarına yönelik de olabilir.
  • Hırsızlık suçu tamamlanmadan cebir veya tehdit kullanılırsa, suç yağmaya dönüşür. Örneğin evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşan hırsız, cebir veya tehdit kullanacak olursa yağma suçunu işlemiş olur.
  • Yağma suçunun konusu taşınır mallardır, taşınmaz mallar yağma suçunun konusunu oluşturmaz.
  • Yağma ihmali hareketle işlenemez. Yağma suçu özel kastla işlenen bir suçtur; aranan özel kast ‘yarar sağlamak maksadıyla’ fiilin işlenmesidir.
  • Yağma suçu zilyedin mal üzerindeki tasarruf olanağı ortadan kalktığı anda tamamlanır.
  • Suçun faili herkes olabilir. Suç fail yönünden herhangi bir özellik göstermemektedir. Suçun mağduru ise malı alınan; malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılan kişidir.

YAĞMA SUÇUNDA TEŞEBBÜS

Yağma suçunda teşebbüs mümkündür. Failin cebir veya tehditle suçun icra hareketlerine başladıktan sonra, elinde olmayan nedenlerle malı kendi egemenlik alanına sokamadığı durumlarda, yağma suçuna teşebbüs söz konusu olur.

YAĞMA SUÇUNDA İÇTİMA

Türk Ceza Kanunu’nda yağma başlığı altında tanımlanan suç aslında cebir veya tehdit kullanılarak hırsızlık yapılmasından ibarettir. Ancak yasa koyucu, Kanun’da bağımsız olarak tanımladığı hırsızlık, cebir ve tehdit suçlarını bir araya getirerek, bu suçlardan tamamen bağımsız bir yapıda olan ve ayrı bir ad altında başka bir suç ihdas etmiştir. Bu suç, suçların içtimaı şekillerinden biri olan birleşik suça örnek teşkil etmektedir.

Konuta girerek yağma suçunun işlenmesi halinde ise konut dokunulmazlığının ihlali suçu yağma suçunun ağırlaştırıcısı haline gelir ve yine bir birleşik suç durumu söz konusu olur. Bu durumda da faile ayrıca konut dokunulmazlığının ihlali suçundan ötürü ceza verilmez.

Ancak yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış hallerinden birinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçundan ceza verilir. Yani faile hem yağma hem neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yağmadan ceza verilir.

Suçun, mağdurun özgürlüğünün kısıtlanarak işlenmesi durumunda ise özellikle dikkat edilmesi gerekir. Böyle bir durumda gerçek içtima yapılarak, fail hem yağma hem kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ayrı ayrı cezalandırılır.

YAĞMA SUÇUNDA CEZAYI AĞIRLAŞTIRAN NEDENLER

Yağma suçunun;

a) Silahla,

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle,

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

d) Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde,

e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,

h) Gece vaktinde,

İşlenmesi halinde, fail hakkında on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

YAĞMA SUÇUNDA CEZAYI HAFİFLETEN SEBEPLER

Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.

Nitelikli Yağma Suçuna Teşebbüs

Oluş ve dosya içeriğine göre, müşteki …’ün bakkal dükkanını işlettiği, müştekinin suç tarihinde sabah saat 06.15 sıralarında dükkanını açtığı, yaklaşık 15 dakika kadar sonra müştekinin daha önceden tanıdığı şüpheli …’in müştekinin dükkanına gelerek bağırıp çağırmaya başladığı, müştekinin 155’i aradığı, bu esnada şüphelinin ele geçirilemeyen ve silahtan sayılan elindeki bir bıçağı müştekiye göstererek müştekiden para istediği, müştekinin ben de para yok demesi üzerine, şüphelinin müştekinin yüzüne yumrukla vurduğu, müştekinin dengesini kaybederek bakkal dükkanının cam çerçevesine çarparak cam ile birlikte yere düştüğü, müşteki yerde iken şüphelinin müştekiye tekme ile ve bir cisimle vurarak yaraladığı, müşteki tam kalkacağı esnada şüphelinin dükkanda bulunan teraziyi müştekinin üzerine atıp dışarı çıktığı olayda sanık hakkında nitelikli yağmaya teşebbüs suçundan kurulan hükümde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.

Ayrıca dosyada CMK’nın 289. maddesinde sayılan hukuka kesin aykırılık hâllerinin herhangi birinin varlığı da tespit edilememiştir.

Sonuç: Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine göre, sanık hakkında nitelikli yağmaya teşebbüs suçundan kurulan hükümde ileri sürülen temyiz sebepleri yönünden bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca, sanık … ve müdafiinin yerinde görülmeyen TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ ile tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN ONANMASINA, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine, 23.12.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.  (YARGITAY 6. Ceza Dairesi Esas: 2021 / 23852 Karar: 2021 / 20268 Karar Tarihi: 23.12.2021)

Yağma Suçunda Etkin Pişmanlık ve Ceza İndirimi

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2021 tarihli kararını incelediğimizde Yağma Suçunda Etkin Pişmanlık hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.

YARGITAY Ceza Genel Kurulu Esas: 2019 / 6-383 Karar: 2021 / 357 Karar Tarihi: 08.07.2021

Etkin pişmanlık kavramıyla ilgili bu genel açıklamalardan sonra uyuşmazlığa konu TCK’nın 168. maddesindeki etkin pişmanlık müessesesini irdeleyecek olursak: TCK’nın 08.07.2005 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle değişik 168. maddesi;

“1)Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs ve karşılıksız yararlanma suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

2)Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.

3)Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.

4)Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır” şeklinde iken; 6352 sayılı Kanun’un 84. maddesi ile yapılan değişiklikle “ve karşılıksız yararlanma” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve maddeye eklenen 5. fıkrada karşılıksız yararlanma suçlarında etkin pişmanlıkla ilgili farklı bir düzenlemeye gidilmiştir.

Anılan madde bu düzenleniş şekliyle, 765 sayılı TCK’nın 523. maddesinden oldukça farklıdır. 29.06.1955 tarihli ve 10-16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile Ceza Genel Kurulunun 11.11.1997 tarihli ve 248-288 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıklandığı üzere, 765 sayılı TCK’nın 523. maddesi, “iade ve tazmin” esasına dayalıdır. 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesi ise tazminden çok “pişmanlık” esasını ön plana çıkarmaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.05.2008 tarihli ve 127-147 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere; TCK’nın 168. maddesinde yer alan “etkin pişmanlık” hükümlerinin uygulanabilmesi için, maddede sınırlı bir şekilde sayılan suçların işlenmesi hâlinde, failin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı, aynen geri verme ya da tazmin suretiyle gidermesi gerekmektedir.

Öğretide hâkim olan görüşe göre de; 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin, 765 sayılı TCK’nın 523. maddesinden farklı olarak; “tazminden çok pişmanlık” esasına dayandığı kabul edilmektedir (Durmuş Tezcan-Mustafa Ruhan Erdem-Murat Önok, Teorik Ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 11. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2014, s. 696-702; Veli Özer Özbek-Mehmet Nihat Kambur-Koray Doğan-Pınar Bacaksız-İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 8. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2015, s. 615-618).

Bu açıklamaların sonucu olarak; iade ve tazminin cebri icra yoluyla gerçekleştirilmesi, zararın failin rızası hilafına veya ondan habersiz olarak üçüncü kişilerce giderilmesi, eşyanın failin yakalanmamak için kaçarken atması sonucu veya kaçarken yakalanan failin üzerinde ele geçirilmiş olması gibi hâllerde, failin gerçek anlamda pişmanlığından söz edilemeyeceğinden, TCK’nın 168. maddesinin uygulanma şartları oluşmayacaktır. Bununla birlikte, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun uğradığı zararın aynen geri verme veya tazmin suretiyle giderilmesi şartı yerine getirilirken duyulan pişmanlığın mutlaka sözle ifade edilmesi zorunluluğu bulunmayıp davranışlar yoluyla da gösterilebileceği; yine sanığın en azından pişmanlığını ya da iade ve tazmine rıza gösterdiğini ortaya koyacak söz veya davranışlarda bulunması, karşı duruş sergilememesi koşuluyla, suç nedeniyle meydana gelen zararın, sanık adına, üçüncü kişilerce giderilmesi hâlinde de sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması olayın özelliklerine göre mümkün olabilecektir.

Maddenin uyuşmazlık konusunu ilgilendiren kısmen iade veya tazmin hâlinde etkin pişmanlığı düzenleyen TCK’nın 168. maddesinin dördüncü fıkrasının; “Kısmen geri verme veya tazmin hâlinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için ayrıca mağdurun rızası aranır.” şeklindeki açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere kanun koyucu, kısmen iade veya tazmin nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasında, mağdurun iradesini esas almak suretiyle, bu hükmün uygulanabilmesini mağdurun rızası şartına bağlamış, mağdurun kısmi iade ve tazmine rıza göstermemesi hâlinde ise, failin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacağını hüküm altına almıştır.

Kısmi iadeden ne kastedildiğine ilişkin kanun maddesinde ve gerekçesinde bir açıklama bulunmamakla birlikte, etkin pişmanlık müessesinin bir amacının da mağdurun suçtan gördüğü zararın giderilmesi ve uğradığı haksızlığın meydana getirdiği sonuçların onarılması olduğu göz önüne alındığında, kısmi iadenin mağduru tatmin edecek miktarda ve mağdur açısından doğrudan sonuç doğurucu nitelikte olması, ayrıca bunun sonucu olarak da mağdura ilave külfet yüklememesi gerekmektedir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

06.02.2015 tarihinde saat 07.00 sıralarında işe gitmek için evden çıkan katılanın yanına gelen sanığın, katılandan cep telefonu numarasını istediği, katılanın vermek istememesi üzerine de katılanın sol omzunda takılı olan ve içerisinde özel eşyası, kimlik belgeleri, cep telefonu ve 110 TL parasının bulunduğu çantayı zorla almaya çalıştığı, direnmesi üzerine de katılanı 3-4 metre kadar sürükleyerek sağ diz ve sol omuz hizalarından yaralanmasına neden olduğu, sanığın bu şekilde çantayı alarak arabaya binip olay yerinden uzaklaştığı, daha sonra içerisinden 110 TL parayı alıp çantayı “İpek Fırını” isimli iş yerine bıraktığı ve çantayı buraya bıraktığını arkadaşı vasıtasıyla katılana bildirdiği, bunun üzerine katılanın söz konusu Fırına giderek çantasını aldığı olayda; sanığın, atılı suçlamayı kabul etmemekle birlikte duyduğu pişmanlığın sonucu olarak suç nedeniyle meydana gelen neticeyi ortadan kaldırmaya yönelik olarak çantadan sadece 110 TL para alıp geri kalan eşyayı “İpek Fırını” isimli iş yerine bırakarak bu durumu arkadaşı vasıtasıyla katılana ilettiği, bu şekilde sanığın 110 TL para dışında kalan eşyanın katılana iade edilmesini ve katılanın zararının önemli ölçüde giderilmesini sağlaması karşısında, soruşturma aşamasında bir kısım eşyanın katılana iadesini sağlayan sanık hakkında, katılanın kısmi iade nedeniyle ceza indirimine rızasının bulunması hâlinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma olanağının bulunduğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle,

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 15.04.2019 tarihli ve 6435-2433 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,

3- Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 205-381 sayılı mahkûmiyet hükmünün, katılana kısmi iade nedeniyle ceza indirimine rızasının bulunup bulunmadığı sorulup, sonucuna göre sanık hakkında TCK’nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

4- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.07.2021 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Ceza hukuku alanındaki diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. Unutmayın ki ceza hukuku alanı tamamen avukat desteği ile yürütülmesi gereken bir alandır. Avukat desteği olmaksızın süren davalar ile çok ağır cezalarla karşılaşma riskiniz doğmaktadır.