0553 661 52 02 asli@arslantas.av.tr

Velayet nedir? (TMK m. 335)

Velayet, küçüklerin ve bazen de kısıtlı ergin çocukların gerek kendilerine gerek mallarına özen gösterme ve onları temsil etme konusunda kanunun ana ve babaya yüklediği yükümlülükler ile bu yükümlülüklerin iyi bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak üzere onlara tanıdığı hakların tümüdür. Velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar.

Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocuklara bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile çocuğu istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlâk sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır.

Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç,  küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Buna göre, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır.

Velayet davasında velayet kime verilir?

Velayet davasında velayet kime verilir sorusunun cevabı için somut olaya bakmak gerekir. Fakat genel itibariyle bahsetmek gerekirse velayet düzenlemesinde, çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar veren makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır.

Bununla birlikte, ortak çocukların velâyetine yönelik psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşturulacak heyete inceleme yaptırılarak ortak çocukların fiilen bulunduğu yerin barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınarak, idrak çağında olan çocukların beyanları da alınmak sureti ile ebeveynlerinden hangisinin yanında kalmasının çocukların menfaatine olacağının tespit edilerek daha sonra hakim tarafından karar verilir.

Velayetin değiştirilmesi davası nedir?

Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya verilmesinden sonra velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve sonradan ortaya çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayeti alan anne ya da babanın velayet hakkını gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan bir davadır.

Velayetin değiştirilmesi için gereken şartlar nelerdir?

Velayetin değiştirilmesi için, bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Velayetin değiştirilmesi, velayetin kaldırılmasından farklı bir durumdur. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması aranır. Velayetin değiştirilmesi davası için, velayetin değiştirilmesine dair şartlar Türk Medeni Kanunun’da açıkça düzenlenmiştir.

TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183. maddesinde;

“Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.” hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu madde, velayetin değiştirilmesi sebeplerini hüküm altına almıştır. Buna göre; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir.

Velayetin yukarda sayılan sebeplerin gerçekleşmesi durumunda değişmesinin birtakım sonuçları da ortaya çıkmaktadır. Velayetin değiştirilmesi ile birlikte velayeti kendisinde bulunmayan anne veya babanın çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı bulunmakta olup, mahkemece de bu ilişkinin kurulması gerekir. Yine velayeti kendisine verilmeyen tarafın çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu da unutulmamalıdır. Burada bahsi geçen katılma durumu iştirak nafakası olarak karşımıza çıkar. Bu nafaka velayetin değiştirilmesine yönelik yerel mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilmesi gereken bir nafakadır.

Velayet değişikliği davasında çocuğun görüşü alınır mı?

Velayet değişikliği davasında idrak çağındaki çocukların velayet hakkındaki görüşüne önem verilmesi gerekmektedir. Yani çocuğun düşüncesi veya görüşü alınır fakat burada önemli olan konu çocuğun düşüncesi doğrultusunda hakimin karar verip vermeyeceğidir.

 Velayete ilişkin hükümler kural olarak, kamu düzenine ilişkindir ve velayete ilişkin davalarda resen (kendiliğinden) araştırma ilkesi uygulandığından hâkim, tarafların isteği ile bağlı değildir. Velayetin düzenlenmesine yönelik istem incelenirken ebeveynlerin istek ve tercihlerinden ziyade çocuğun üstün yararı göz önünde tutulur. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlâki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur.

Velayetin anne ya da babaya verilmesi, daha çok çocuğu ilgilendiren, onun menfaatine ilişkin bir husus olduğuna göre velayeti düzenlenen çocuğun, idrak çağında olması hâlinde, tercihi onun aleyhine bir sonuç doğurmayacaksa, kendisini yakından ilgilendiren bu konuda ona danışılması ve görüşünün alınması gerekir.

Mahkeme, yeterli idrak gücüne sahip olduğu kabul edilen çocuğun kendisini doğrudan ilgilendiren velayet konusunda bizzat dinlenleyerek, görüşlerini gerekçeleriyle birlikte ifade etme olanağı sağlar ve ifade edecekleri görüşlerin, çıkarlarına ters düşmediği takdirde, buna değer vermelidir.

Velayet değişikliği halinde velayet kendisine geçen anne/baba iştirak nafakası alabilir mi?

Ana babanın bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası, çocuğun korunmasına yönelik olup, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenledir ki hâkim talep bulunmasa dahi kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmelidir. Bunun yanında iştirak nafakası miktarının yeniden belirlenmesi de mümkündür.

TMK’nın 330. maddesine göre; “İştirak nafakası çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri; diğer bir ifade ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek belirlenir”.

Nitekim TMK’nun “Durumun değişmesi” başlıklı 331. maddesi; “Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır” hükmünü içermektedir.

Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere hâkim ana baba veya çocuğun durumlarının değişmesine bağlı olarak iştirak nafakasının miktarını artırabilir, azaltabilir veya kaldırabilir. Görüldüğü üzere, boşanmanın çocuklarla ilgili sonuçlarından biri olan ve çocuğun korunması amaçlayan iştirak nafakasına hükmedilmesi için talep aranmamasına karşın, 4721 sayılı TMK’nın 331. maddesinde nafakanın miktarı ile ilgili değişiklikler veya nafakanın sona ermesi için talep gerektiği vurgulanmıştır.

Tüm bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde velayet düzenlemeleri ve bunun tabii sonucu olan iştirak nafakası istemlerinde amaç küçüğün menfaatinin korunması olduğundan “açıkça nafaka istemiyorum” şeklinde bir beyanın varlığı dışında hâkimin kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmesi gerekir. İştirak nafakası çocuk için bir hak olup velayetin değiştirilmesi davalarında istenilen nafaka talepleri de ayrı bir davanın konusunu oluşturmadığı gibi bu hususta mahkemece ayrı harç alınması da iştirak nafakası talebini müstakil bir dava konusu hâline getirmeyecektir.

Önemle belirtilmelidir ki, kamu düzenine ilişkin olan velayetin değiştirilmesine konu davada asıl talebin ferîsi niteliğindeki iştirak nafakası talebinin bağımsız bir dava olduğunu kabul etmek usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği gibi, iştirak nafakasına hak kazanması için velayetin değiştirilmesi davasının sonucunu beklemek çocuk yönünden haklarına geç ulaşması sonucunu doğuracak, küçüğün hakkına geç kavuşması ise kamu vicdanının yaralanmasına sebebiyet verecektir.

Velayetin değiştirilmesi davasında görevli ve yetkili mahkeme hangisidir?

Velâyetin değiştirilmesi davasında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde asliye hukuk mahkemesi tarafından bakılır. Velâyetin değiştirilmesi davasında yetkili mahkeme, davalının dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Ancak, burada kesin olmayan yetki söz konusudur. Nitekim, velâyetin değiştirilmesi istemi çekişmesiz yargı işi niteliğindedir. Çekişmesiz yargı işlerinde istemde (talepte) bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir. Bu itibarla, davacının kendi oturduğu yer mahkemesinden de velâyetin değiştirilmesi istenebilir. Görüldüğü üzere, velâyetin değiştirilmesi davasında kesin olmayan yetki söz konusudur. Dolayısıyla, yetki itirazı ilk itiraz niteliğindedir.

Boşanma davası süreci için uzman bir boşanma avukatından destek almalısınız. Boşanma ile ilgili diğer makalelerimize buradan ulaşabilirsiniz.