0553 661 52 02 asli@arslantas.av.tr

TEHDİT SUÇU VE CEZASI NEDİR ?

Türk Ceza Kanunun 106/1 maddesinde Tehdit suçunun basit şekli düzenlenmiş iken 106/2 maddesinde Tehdit suçunun Nitelikli şekli düzenlenmiştir. Tehdit, TCK’nın 106’ncı maddesinin 1’inci fıkrasında iki şekilde yaptırıma bağlanmıştır. Failin, hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit edilmesi ilk yaptırım halidir. İkinci yaptırım hali ise, kişinin mağduru malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair kötülük edeceğinden bahisle tehdit etmesidir.

MADDE 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(2) Tehdidin;

a) Silahla,

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.

ŞİKAYET ŞARTI VAR MIDIR ? UZLAŞTIRMA HÜKÜMLERİ UYGULANIR MI?

Tehdit suçunun bir başkasının kendisinin veya yakının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eylemi gerçekleşmiş ise suç şikayete tabi değildir. Soruşturma ve kovuşturma re’sen yapılır. Bu durumda müştekinin veya katılanın şikayetten vazgeçme halinde kamu davası düşmez. Dosya savcılıkta ise savcılık soruşturmaya dosya eğer mahkemede ise mahkeme kovuşturmaya devam edecektir.

Ancak malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair kötülük edeceğinden bahisle tehdit eylemi gerçekleşmiş ise soruşturma ve kovuşturma şikayete tabidir. Bu durumda eğer müşteki ve ya katılan şikayetten vazgeçme halinde savcılık şikayet yokluğu nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. Mahkeme ise şikayetten vazgeçme halinde düşme kararı verecektir.

Tehdit suçunun TCK md.106/1’de düzenlenen temel şekli, taraflar arasında uzlaştırma prosedürünün uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.

ŞİKAYET SÜREYE BAĞLI MIDIR?

Tehdit suçunun yalnızca malvarlığına yönelen veya sair kötülük teşkil eden basit şekli şikayete tabidir. Bu nedenle aşağıda açıkladığımız malvarlığı değerlerine yönelen tehdit suçunda şikayet süresi 6 aydır. Şikayet süresi, mağdurun fiili ve faili öğrenmesinden itibaren başlar.

Tehdit suçunun yaşam hakkına yönelik basit şeklinde ve diğer tüm nitelik halleri takibi şikayete bağlı suçlar kategorisinde değildir. Bu suçlar açısından şikayet hakkı, dava zamanaşımı süresi olan 8 yıl içinde kullanılabilir ve suç dava zamanaşımı süresi içinde soruşturulabilir.

SUÇUN OLUŞMA ŞARTLARI NELERDİR ?

  • Suçun mağdurunun belirli kişi veya kişiler olması bu suçun gerçekleşmesi için şarttır. Mağduru belirsiz tehditler bu suçu meydana getirmez.
  • Suçun gerçekleşmesi için tehdidin mağdurun şahsına yönelik olması şart değildir. Mağdurun yakınlarına yapılan tehditte de bu suç meydana gelir.
  • Tehdit suçunda sarf edilen sözler kişinin iç huzurunu bozma, korku ve endişeye yol açma elverişliliğine sahipse soyut tehlike gerçekleşmiş olur. Sözle, yazıyla veya işaretle gerçekleştirilen tehdit eyleminin mağdurun iç huzurunu bozmaya, korku ve endişe meydana getirmeye elverişli olması gerekir. Bu elverişliliğe sahip olmayan uyarı niteliğinde söz, hareket veya işaret tehdit suçu kapsamında değerlendirilemez.
  • Ruhi ve fiziki durumları itibariyle algılama yeteneği olmayanlara karşı tehditte bulunulması halinde ceza verilmez.

Mağdurun fiilen korkması şart değildir. Sarf edilen sözler kişinin iç huzurunu bozma, korku ve endişeye yol açma elverişliliğine sahipse suç oluşmuş olur.

Yargıtay 4. CD. E. 2002/5409, K. 2002/6926, KT. 24.04.2002 kararı:

 “Oluşa uygun olarak yakınanla kavga ettikten on dakika sonra elinde av tüfeği ile yakınanın kapısı önüne gelen sanığın ‘sizi öldüreceğim’ demesi biçiminde kabul edilen eylemin TCY.nın 191/2. maddesine uyan suçu oluşturduğu ve tehdit suçunun oluşması için mağdurun fiilen korkmasının şart olmayıp, eylemin objektif olarak mağdurun iç dünyasında korku meydana getirmeye elverişli olmasının yeterli bulunduğu gözetilmeden, ‘mağdurun korkmadığından’ söz edilerek Yasanın 466/1. maddesi ile hükümlülüğe karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.”

TEHDİT SUÇUNUN ŞANTAJ SUÇUNDAN FARKI NEDİR?

Şantaj suçunda şantajda bulunan (fail), hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle şantaja maruz kalan kişiyi (mağdur) belli bir şekilde harekette bulunmaya zorlamaktadır.

Şantaj ile tehdit suçu birbirine benzeyen suçlar olmakla birlikte aralarında farklılıklar da bulunmaktadır. Tehditte; haksız olarak doğrudan kişisel değerlere saldırıda bulunulacağı veya herhangi bir kötülük yapılacağından bahisle bir zorlama söz konusudur. Şantajın tehdit suçunun özel bir biçimi olduğu söylenebilir. Tehdit suçunu şantaj suçuna bağlayan fiil şeref ve saygınlığa zarar verici hususların açıklanacağından bahisle tehdit edilmesidir. TCK’nın 106’ncı maddesinde korunan değerler arasında mağdurun şeref ve saygınlığı bulunmamaktadır. Kanun koyucunun bu durumu 107’nci maddenin 2’nci fıkrasıyla m. 106’dan kaynaklanan boşluğu kısmen de olsa doldurduğu görülmektedir. Zira şeref ve saygınlığına zarar verici hususların açıklanacağından bahisle tehdit edilmesi durumunda fail şantaj suçundan sorumlu olur.

Şantaj suçunun meydana gelmesi için, mağdurun kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlanması yeterlidir. Kanun koyucu suçun içeriğini net bir şekilde düzenleyerek diğer suçlardan farkını ortaya koymuştur. Bu suçta mağdurun zorlama karşısında failin isteğini yapması şart değildir. Madde metninde yer alan zorlama maddi nitelikte bir zorlama değildir. Nitekim TCK’nın 107’nci maddesi gerekçesinde bu durum ifade edilmiştir.

TEHDİT SUÇUNUN NİTELİKLİ UNSURLARI NELERDİR?

Tehdidin silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte ve var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi daha ağır ceza gerektiren nitelikli hallerdir.

Tehdit suçunun mağdurun malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratılacağı veya sair kötülük edileceğinden bahisle işlenmesi daha az cezayı gerektiren nitelikli unsur olarak düzenlenmiştir.

  • Suçun Silahla İşlenmesi : Tehdidin silahla işlenmesi nitelikli unsurunu uygulayabilmek için failin üzerindeki silahı göstermesi şarttır. TCK m. 6/1-f: “Silah deyiminden; 1. Ateşli silahlar, 2. Patlayıcı maddeler, 3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, 4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, 5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler, anlaşılır.”
  • Suçun Failin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle İşlenmesi : Failin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle işlenmesi nitelikli hali yalnızca yüz yüze tehditlerde söz konusu olabilir. Zira yazılı tehditlerde kişinin tanınması zaten mümkün değildir.
  • Suçun İmzasız Mektupla İşlenmesi: Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için tehdide maruz kalan kişinin eline ulaşan yazıda failin kim olduğunun anlaşılamaması veya kim olduğunun tam olarak belirlenmesinin mümkün olmaması şarttır.

 “…Tehdit suçunun imzasız mektup ile işlenilmesi halinde, bu nitelikli unsurun uygulanabilmesi için, kimin tarafından yazıldığının muhatabınca anlaşılamamış olması gerekmektedir. Somut olayda, mektup içeriğinden kimin yazdığının katılan tarafından anlaşılması ve katılanın, Cumhuriyet Savcılığına verdiği şikâyet dilekçesinde sanığın adını bildirerek şikayetçi olması karşısında, imzasız mektupla tehdit öğesinin oluşmadığı gözetilmeden, yanlış nitelendirmeyle anılan Kanunun 106/2-b maddesi uyarınca hüküm kurulması…” (Yargıtay 4. CD. E. 2014/2275, K. 2016/7834, KT. 21.04.2016)

  • Suçun Özel İşaretlerle İşlenmesi: Tehdit suçunun özel işaretlerle işlenip işlenmediğini somut olayların özelliğine göre değerlendirmek gerekir. Örneğin, belli bir bölgedeki kişilerin evlerinin kapısına çarpı işareti yapılması veya kuru kafa çizilmesi, mermi, silah fotoğrafı ya da kan damlayan bıçak fotoğrafı gönderilmiş olması tehdit suçunun özel işaretlerle işlenmiş halinin oluşmasına neden olur.
  • Suçun Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi: Birden fazla kişi tarafından birlikte suçun işlenmesi nitelikli halinden kastedilen suçun iştirak (azmettiren veya yardım eden) halinde işlenmesi değil, suçun icra hareketlerini birlikte (müşterek) gerçekleştiren kişi sayısının birden fazla olmasıdır.

“Sanıkların katılanı telefonla arayarak ve mesaj çekmek suretiyle, hakaret ve tehdit ettiğinin kabul edilmesi ve buna göre sanıkların eylemlerini ayrı ayrı gerçekleştirmiş olmaları, suçların icra hareketlerinin birlikte gerçekleştirilmemesi karşısında; tehdit suçunun TCY’nın 106/2-c maddesi uyarınca uygulama yapılarak sanıklara fazla ceza belirlenmesi” (Yargıtay 4. CD. E. 2010/24737, K. 2012/2020, KT. 07.02.2012)

  • Suçun Var Olan veya Var Sayılan Suç Örgütlerinin Oluşturdukları Korkutucu Güçten Yararlanılarak İşlenmesi: Var olan suç örgütünden kast edilen adli kayıtlara geçmiş suç örgütüdür. Var sayılan ise, esasen var olmayan ancak var olduğu sanılan suç örgütlerini ifade etmektedir. Tehditte bulunan aslında suç örgütünde bulunmayarak ancak bulunmuş gibi yaparak mağdurun korkmasını sağlayabilir. Bu durumda da bu nitelikli halden sorumlu olur.