Meşru Müdafaa ve Zorunluluk Hali bir davada kişinin ceza almasını ortadan kaldıran hallerden kabul edilmiştir. Meşru Müdafaa ve Zorunluluk Halinin şartlarının oluşması durumunda kişiye ceza verilmez. Çünkü kişi kendisini saldırıya ve tehlikeye karşı koruma mecburiyetindedir. Fakat şu hususu da vurgulamak gerekir ki, bu durumlar somut olaya göre mahkeme tarafından değerlendirilir. Bu sebeple ceza yargılamasında mağdur olmamak için Uzman Bir Ceza Avukatından hukuki destek almanız hayati önem taşır.
- Meşru Savunma (Meşru Müdafaa) Nedir? (TCK 25)
- Meşru Müdafaa Şartları Nelerdir? (TCK 25)
- 1- Bir saldırı olmalıdır.
- 2- Saldırı bir hakka yönelik olmalıdır.
- 3- Saldırı haksız olmalıdır.
- 4- Savunma zorunlu olmalıdır.
- 5- Savunma saldırı ile orantılı olmalıdır.
- Meşru Müdafaa ile Zorunluluk hali arasındaki fark nedir?
- Üçüncü Kişiye Yapılan Saldırıya Karşı Meşru Müdafaa
- Meşru Müdafaa Halinde Beraat Kararı verilir mi?
- Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması Ne Demektir?
- Meşru Müdafaanın Cezası Nedir?
- Zorunluluk Hali Nedir? (TCK 25/2)
- Zorunluluk Halinin Sonuçları Nelerdir? (TCK 25/2)
- Zorunluluk Halinin Şartları Nelerdir? (TCK 25/2)
- 1- Ağır ve muhakkak bir tehlike var olmalıdır.
- 2- Tehlike bir hakka yönelik olmalıdır.
- 3- Kişi oluşan tehlikeye bilerek neden olmamalıdır.
- 4- Tehlikeden başka türlü korunma imkanı olmamalıdır.
- 5- Tehlikeye karşı koyma yükümlülüğü olmamalıdır.
- 6- Zararlı davranış tehlikenin ağırlığı ile orantılı olmalıdır.
Meşru Savunma (Meşru Müdafaa) Nedir? (TCK 25)
Meşru müdafaa, bir kimsenin kendisini veya başkasını hedef alan bir saldırı karşısında, savunma amacına yönelik olarak ve bu saldırıyı defedecek ölçüde kuvvet kullanmasıdır. Burada bir saldırının kendi hakkına veya başkasının hakkına yönelik olması gerekir. Her türlü hakka karşı yapılan savunmalar meşru müdafaa kapsamına girer. Burada önemli olan saldırının haksız olmasıdır. Meşru müdafaa cezai sorumluluğu olmayan kişilere karşı da gerçekleştirilebilir. Örneğin tam akıl hastası biri veya yaşındaki bir çocuğa karşı da meşru savunma mümkündür. Meşru müdafaada saldırıdan kurtulmak için kullanılan silah, saldırı silahıyla aynı olmak zorunda değildir. Önemli olan orantılı bir şekilde savunmanın gerçekleştirilmesidir. Meşru müdafaa hukuka uygunluk sebeplerinden biridir. Bu nedenle meşru müdafaa halinde fiil hukuka uygun hale gelir.
Meşru Müdafaa Şartları Nelerdir? (TCK 25)
Saldırıya ve savunmaya ilişkin şartlar vardır. Öncelikle bir hakka yönelmiş, insandan gelen, fil hal olan, haksız bir saldırı olmalıdır. Savunma davranışı ise zorunlu ve orantılı olmalıdır.
1- Bir saldırı olmalıdır.
Sadece gerçekleşen değil gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak (kesin gözüyle bakılan) saldırılara karşı da meşru müdafaa mümkündür. Saldırı kişinin kendisine yönelik olabileceği gibi başkasına yönelik de olabilir. Yani başkası lehine meşru savunma mümkündür. Saldırı bir insan tarafından yapılmalıdır. Hayvan saldırılarına karşı meşru savunma değil zorunluluk hali mümkün olabilir. Örneğin, hakaret, tehdit veya sövme gibi sözlü saldırılara karşı meşru müdafaa hükümleri uygulanmaz. Bu durumda şartların varlığı halinde haksız tahrik hükümleri uygulanır.
2- Saldırı bir hakka yönelik olmalıdır.
Saldırının yöneldiği hak, her türlü hak türü olabilir. Bu hak yaşam hakkı olabileceği gibi malvarlığına ilşkin bir hak da olabilir. Özetle, her türlü hak meşru müdafaanın konusunu oluşturabilir.
3- Saldırı haksız olmalıdır.
Saldırının haksız sayılması için suç teşkil etmesi gerekmez, hukuka aykırı olması yeterlidir. Saldırının haksız sayılabilmesi için saldıranın cezalandırılabilir olması da gerekmez. Dolayısıyla akıl hastalarının ve küçüklerin saldırıları, diplomasi veya yasama dokunulmazlığından yararlanan kimselerin saldırıları da haksız kabul edilebilir ve meşru savunmaya neden olabilir.
Kişi saldırıya kendisi neden olsa bile meşru savunmadan yararlanır ancak bunu planlanmamış olması gerekir. Dolayısıyla saldırı haksız tahrik altında yapılmış olsa bile bu saldırılara karşı da meşru savunma mümkündür. Çünkü haksız tahrik suçu hukuka uygun hale getirmez, sadece kusurluluğu ve dolayısıyla da cezayı hafifletir. Ancak meşru savunmada bulunana karşı meşru savunma olmaz.
4- Savunma zorunlu olmalıdır.
Saldırgana zarar vermeden saldırıdan kurtulması mümkün değilse savunmada zorunluluk vardır. Bununla birlikte meşru savunmada kişinin kaçma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Dolayısıyla kişi kaçarak saldırgandan kurtulma imkanına sahip iken kaçmayarak savunmada bulunursa yine de meşru savunmadan yararlanır. Fakat müdafaa olmadan saldırıyı def etme imkanı varsa meşru savunma olmaz. Örneğin saldırganlar konuşarak ikna edilebilecek iseler savunma davranışı yapılmamalıdır.
5- Savunma saldırı ile orantılı olmalıdır.
Hak ihlalinin aynı türde (hayata karşı hayat, yaralamaya karşı yaralama) olması şart değildir. Örneğin ırzına geçmeye çalışan bir kişiyi öldüren kız çocuğu da meşru savunmadan yararlanabilir. Yine savunma ve saldırıda kullanılan araçların aynı veya benzer olması şart değildir. Örneğin çok güçlü birisinin yumruklarına karşı sopayla savunma yapmak mümkündür. Bu orantının bulunup bulunmadığı somut olaydaki hal ve koşullara göre değerlendirilir. Burada önemli olan saldırıyı başka türlü uzaklaştırma imkanının bulunmamasıdır. Savunma davranışının saldırıda bulunan kişiye yönelmesi gerekir. Aksi halde meşvu müdafaadan söz edilemez.
Meşru Müdafaa ile Zorunluluk hali arasındaki fark nedir?
- Meşru Müdafaada saldırı her zaman bir insandan kaynaklanır. Zorunluluk halinde tehlike bir insandan kaynaklanabileceği gibi bir hayvandan ya da doğadan da kaynaklanabilir.
- Meşru Müdafaada tepki yani savunma saldırıda bulunan kişiye yöneliktir. Zorunluluk halinde ise tehlikeye sebep olmayan üçüncü bir kişiye de zarar verilmesi mümkündür.
- Meşru Müdafaada saldırıya uğrayanın kaçma yükümlülüğü yokken, zorunluluk halinde vardır.
- Meşru Müdafaada kişi haksız hareketi ile saldırıya neden olsa bile meşru savunma hakkını kaybetmez. Kişinin tehlikeye bilerek neden olması halinde zorunluluk halinden yararlanamaz.
- Meşru Müdafaada tazminat yükümlülüğü yoktur. Zorunluluk halinde ise hakkaniyet gereği tazminat yükümlülüğü vardır.
- Meşru Müdafaada saldırı haksız olmalıdır. Zorunluluk halinde tehlikenin haklı veya haksız olması sözkonusu değildir.
Üçüncü Kişiye Yapılan Saldırıya Karşı Meşru Müdafaa
Meşru müdafa, saldırıya uğrayanın üçüncü bir şahıs olması hâlinde de mümkündür. Bu durumda da yukarıda aktardığımız saldırı ve savunmaya ilişkin koşulların bir arada bulunması gerekir. Saldırıya uğrayan üçüncü kişinin, akraba olması şartı yoktur.
Meşru Müdafaa Halinde Beraat Kararı verilir mi?
Fiil meşru müdafaa şarlarını taşıyorsa kişiye ceza verilmez. Bu durumda meşru müdafaa için bahsettiğimiz tüm şartların somut olayda olması şarttır. Aksi halde duruma göre haksız tahrik hükümleri uygulanarak ceza indirilebilir.
Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması Ne Demektir?
Meşru Müdafaada en önemli şartlardan biri savunmanın saldırı boyutunun sınırını aşmamasıdır. Örneğin size tokat atan birine silah çekerseniz bu orantısız bir savunma olur.Sınırın aşılması konusu değerlendirilirken bazı ölçütler dikkate alınır. Burada sınır dikkatsizlik, özensizlik sebebiyle veya korku, heyecan ve panik ile aşılmış olabilir.
Meşru Müdafaanın Cezası Nedir?
Olaydaki davranış somut olaya göre Meşru Müdafaa olarak kabul ediliyorsa kişiye ceza verilmez. Fakat bunun için Meşru Müdafaa için tüm şartların oluşması gerekir. Eğer fiil Meşru Müdafaa kabul edilmezse olayın şartlarına göre haksız tahrik veya zorunluluk hali olarak kabul edilebilir.
Zorunluluk Hali Nedir? (TCK 25/2)
Kanunla korunan yararları tehdit eden ve başkasının hukuken korunan yararlarını ihlalden başka bir kurtuluş çaresi bırakmayan tehlike haline zorunluluk hâli adı verilir. Yani, Gerek kendisine gerek başkasına ait bir durum olmadır. Kişinin bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunma olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulması gerekmelidir. Zorunluluk hâlinde bulunan kişi aslında iki seçenek arasında tercih yapmak durumunda kalmaktadır: Ya hakkını kaybedecek ya da başkasına zarar vererek hakkını koruyacaktır. Türk Ceza Kanununa göre zorunluluk hâli kusurluluğu kaldıran nedenler arasında kabul etmiştir.
Zorunluluk Halinin Sonuçları Nelerdir? (TCK 25/2)
- Zorunluluk halinde hareket eden kimseyi azmettiren veya ona yardım eden cezasızlık sebebinden yararlanamaz.
- Zorunluluk halinde müsadere mümkündür. Örneğin zorunluluk hali içinde kullanılan ruhsatsız silah müsadere edilebilecektir.
- Zorunluluk haline karşı hukuka uygunluk sebebi içinde hareket edilebilir.
- CMK m. 223/3-b gereğince zorunluluk hâlinin etkisiyle işlenmesi durumunda “kusurun bulunmaması” dolayısıyla “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilir.
Zorunluluk Halinin Şartları Nelerdir? (TCK 25/2)
Bir fiilin zorunluluk hali olarak kabul edilebilmesi için bazı şartların oluşması gerekir. Zorunluluk halinin şartları şunlardır:
- Kişilerin tehlikeye bilerek sebebiyet vermemeleri gereklidir.
- Tehlike ağır ve muhakkak bir tehlike olmalıdır.
- Tehlike kişinin kendisine karşı olabileceği gibi başka bir üçüncü kişiye karşıda olabilir.
- Zorunluluk halinde hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda tazminat yükümlülüğü doğabilir.
- Zorunluluk halinde kişiler saldırıdan korunabilmek için üçüncü kişilerin bir hakkına zarar vermelidir. Yani verilen tepki üçüncü kişinin bir hakkını ihlal etmektedir.
- Zorunluluk her türlü hakka yönelik olabilir.
- Zorunluluk hali insan saldırısından kaynaklanabileceği gibi hayvan veya doğa olaylarından kaynaklı da doğabilir.
1- Ağır ve muhakkak bir tehlike var olmalıdır.
Öncelikle tehlikenin ağır bir tehlike olması gerekir. Tehlikenin sebebi doğal olaylar, insanların psikolojik ve biyolojik gereksinimleri, hayvan hareketleri ve insan hareketleri olabilir. Hakim ağır tehlikenin varlığını belirlerken objektif ölçütlere göre karar verir. Bu tehlike ağır ve muhakkak olmalıdır. Örneğin sel felaketinden kurtulmak için başkasına ait arabayı alarak kaçmak, deniz kazası sırasında tek kişiyi taşıyabilecek tahta parçasına tutunan kazazedelerden birinin diğerini suya itmesi, dağda donmak üzere olan kişinin başkasına ait kulübeye girmesi. Hayvan saldırılarına karşı da zorunluluk hali mümkündür. Türk Ceza Kanununda başkasının hakkına yönelik olan tehlikelere karşı da zorunluluk hali kabul edilmiştir. Yani başkası lehine zorunluluk hali mümkün olur.
2- Tehlike bir hakka yönelik olmalıdır.
Her türlü hakka yönelik ağır ve muhakkak tehlikelere karşı zorunluluk hali mümkündür. Dolayısıyla malvarlığı haklarına yönelik tehlikelere karşı da zorunlululuk hali mümkün olabilir. Örneğin, denizde yüzmekte olan bir kadının elbisesinin çalınması halinde başkasının elbisesini giymesi durumunda zorunluluk halinin varlığı kabul edilir.
3- Kişi oluşan tehlikeye bilerek neden olmamalıdır.
Kişi, suç işlemek için tehlikeyi meydana getirmişse zorunluluk halinden faydalanamaz. Örneğin gemiyi batıran teröristlerin yegane cankurtaran sandalını ele geçirmeleri durumunda zorunluluk hali sözkonusu olmaz. Yine binayı ateşe verip, binadan kaçan kişinin birini ezmesi halinde zorunluluk hali sözkonusu olmaz.
4- Tehlikeden başka türlü korunma imkanı olmamalıdır.
Başkasının bir hakkına zarar vermeden tehlikeden kaçmak veya kurtulmak mümkün olmamalıdır. Yani kişinin tehlikeden başka suretle korunma olanağı olmamalı ve tehlikeden kurtulmak için zorunlu olarak başkasına zarar vermelidir. Kaçarak tehlikeden kurtulmak mümkün iken kaçmayan kişi zorunluluk halinden yararlanmaz. Çünkü ortada henüz haksız bir saldırı yok yalnızca ağır ve muhakkak bir tehlike vardır.
5- Tehlikeye karşı koyma yükümlülüğü olmamalıdır.
Tehlikeyi karşılamak ve onu bertaraf etmek yükümlülüğü olanlar zorunluluk halinden yararlanamaz. Örneğin, gemi kaptanı kendisini kurtarmak için yolcuyu denize atamaz.
6- Zararlı davranış tehlikenin ağırlığı ile orantılı olmalıdır.
Örneğin malını kurtarmak için başkasını öldüren kişi zorunluluk halinden yararlanmaz. Zarar tehdit edilen zarara eşit veya ondan daha az olabilir fakat fazla olamaz
Zorunluluk halinde failin hakkaniyet gereği tazminat yükümlülüğü bulunmaktadır. Örneğin dağ yerinde donmak üzere olan bir kimse ısınmak için başkasına ait kulübenin kapısını kırarak içeri girerse zorunluluk halinden yararlanır ve kendisine ceza verilmez; ancak hakkaniyet gereği kulübeye verdiği zararı tazmin etmek zorunda bırakılabilir.
Av. Aslı Arslantaş
Trackbacks/Pingbacks