Hakaret Suçu ve Cezasına yönelik yazmış olduğumuz makale genel bilgiler içermektedir. Yargılama aşamasında usul ve süreç Uzman Bir Avukat desteği gerektirmektedir. Bu sebeple hak kaybına uğramamak için Uzman Bir Avukat desteği almanız oldukça önemlidir. Ceza hukuku alanındaki diğer makalelerimize buradan ulaşabilirsiniz.

- Hakaret Suçu (TCK 125)
- Hakaret Suçunun Cezası
- Hakaret Suçunda Fail ve Mağdur
- Hakaret Suçunun Şartları
- Hakaretin Huzurda veya Gıyapta Gerçekleşmesi
- Hakaret Suçunda Cezasızlık Sebepleri
- Hakaret Suçunda Cezasızlık veya İndirim Nedeni Haksız Fiile Karşı Hakaret
- Hakaret Suçunda Karşılıklı Hakaret ve Cezası
- Hakaret Suçunun Nitelikli Halleri
- Hakaret Suçunda Şikayet ve Uzlaşma
- Hakaret Suçuna Teşebbüs
- Hakaret Suçunda İçtima
- Hakaret Suçuna İştirak
- Sık Sorulan Sorular
Hakaret Suçu (TCK 125)
Türk Ceza Kanunu 125/1. maddesine göre:
‘’(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.’’
Suçla korunan hukuki değer bireylerin şeref ve sosyal saygınlığıdır. Yani, kişilerin kendilerine karşı besledikleri içsel değer ile başkalarının o insana verdikleri değer dahildir. Bunlardan birincisine “kişinin onur, şeref ve haysiyeti” ikincisine “kişinin şöhret ve saygınlığı” denir. Hukuk düzeni bu fiilleri cezalandırmakla toplumu oluşturan bireylerin kişiliklerine gerekli saygıyı sağlamak amacını gütmektedir.

Hakaret Suçunun Cezası
(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

Hakaret Suçunda Fail ve Mağdur
Suçun faili açısından suç herhangi bir özellik göstermez, herkes bu suçun faili olabilir. Suçun mağduru noktasında ise herkes bu suçun mağduru olabilir. Ancak herkes kavramının içine tüzel kişilerin dahil olmadığı kabul edilmektedir. Öte yandan herkes kavramının içine çocuklar, akıl hastaları da dahildir. Bir insan öldüğünde onun hak ehliyeti de sona ermiş olacağından, ölüler bu suçun mağduru olamazlar. Ayrıca algılama yeteneği olmayan kişilerin de bu suçun mağduru olması mümkündür. Ölen kişiye bu suç işlenirse Türk Ceza Kanunu 130. maddesindeki Kişinin Hatırasına Hakaret Suçu oluşur.
Ayrıca mağdurun belli veya belirlenebilir kişi veya kişiler olması gerekir. İsmin açıkça belirtilmesi zorunlu olmayıp, mağdurun kim olduğunun kullanılan sözlerden anlaşılabilmesi yeterlidir.
Türk Ceza Kanunu 126. maddesinde ” Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.’’ denmek suretiyle ifade edilmiştir.
Bu şartın gerçekleşmemiş olması durumunda 216. maddede düzenlenen Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu gündeme gelebilir. Örneğin, bir spor kulübü başkanının belli bir tribüne dönerek hakaret etmesi durumunda tribündeki kişi sayısı kadar değil, topluluğa yönelik tek bir hakaret suçu oluşmuştur. Örneğin, belli bir aile kastedilerek hakaret edilmişse, her bir aile üyesine hakaret edilmiş kabul edilir.

Hakaret Suçunun Şartları
Hakaret Suçunun oluşabilmesi için ;
- Fiilin başkasının onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi veya
- Fiilin başkasının onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte sövmesi gerekir.
Suçun oluşabilmesi için iki ayrı fiilin varlığını kabul etmiştir. Fiilin başkasının onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olması ve somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi veyahut sövmesi gerekir. Yani en temel olarak olması gereken unsur mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte bir fiilin olmasıdır. Bu fiil ya somut bir fiil veya olgu isnat ederek ya da sövmek şeklinde gerçekleşir. Hakaretin bu nitelikte olması yeterli olup mağdurun gerçekten onur, şeref ve saygınlığının rencide edilmiş olması aranmaz. Ortalama örf ve adet kurallarına göre aşağılayıcı nitelikte sayılmayan fiiller mağdurun aşırı alınganlığı nedeniyle hakaret suçunu oluşturmaz. Ancak fiilin aşağılayıcı sayılıp sayılmayacağının belirlenmesinde mağdurun sıfatı, sosyal konumu, fiilin işlenmesi sırasındaki hâl ve şartlar gözönünde bulundurulur. Hakaret suçu sözle, yazıyla, görüntüyle veya herhangi bir davranışla gerçekleştirilebilecektir.
1- Somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi
Somut bir fiil veya olgu isnadından anlaşılması gereken ise gerçekleşmiş belirli bir olayın veya işlenmiş bir fiilin mağdura yüklenmesidir. Burada fail açısından seçimlik hareketler söz konusudur. Yani failin bu iki davranış tarzından birini sergilemiş olması suçun oluşumu için yeterlidir. Somutluktan anlaşılması gereken ise doğruluğu veya yanlışlığı ortaya çıkarılabilecek, ispatlanması olanaklı fiildir. Örneğin, şu kişi hırsızdır, şu kişi evimden telefon çaldı denirse hakaret suçu oluşur.
2- Sövme
Hakaret suçunu oluşturan ikinci fiil ise sövmedir. Sövme durumunda ilkinden farklı olarak somut bir fiil veya olgu isnadı yoktur. Bir kişiye sövülmesi demek aslında o kişiye fahişe, kör, topal, ahmak, psikopat gibi olumsuz sıfatların yüklenmesi anlamına gelmektedir. Buna karşılık lan veya ulan sözlerinde kimi zaman mahkumiyet kararı verilirken kimi zaman beraat kararı verilmektedir. Öte yandan yargılamada terbiyesiz veya terbiyesizlik yapma gibi ve benzeri ifadeler de hakaret olarak kabul edilmemektedir. Bir kimseye gerizekalı denmesi durumunda hakaret suçu oluşur. Beddua olarak nitelendirilebilecek sözlerin de tek başına hakaret suçu oluşturmayacağı kabul edilir. Aptal, şerefsiz, karaktersiz, sahtekar vs gibi ifadeler de hakaret olarak kabul edilir. Allah belanı versin şeklindeki beddua içeren sözler bu suç kapsamında kabul edilmez.
Hakaretin Huzurda veya Gıyapta Gerçekleşmesi

Huzurda Hakaret Suçu
Hakaret suçu, suçun huzurda ve gıyapta işlenmiş olması bakımından da ayrılmaktadır. Suçun huzurda işlenmiş sayılabilmesi için mağdurun söylenen sözü veya yapılan hareketi herhangi bir aracıya ihtiyaç duyulmaksızın doğrudan doğruya görmüş, işitmiş olması gerekir. Suçun huzurda işlenmiş kabul edilebilmesi için hakaretin doğrudan mağdur tarafından duyulmuş veya öğrenilmiş olması gerekir. Bununla birlikte fail ve mağdurun yüzyüze gelmiş veya birbirini görmüş olmaları şartı aranmaz. Ayrıca ses veya görüntü kullanılan araçlarla da suçun huzurda işlenebilmesi mümkündür. Örneğin, mağdurun bulunduğu ortamda onun duyacağı şekilde hakaret etmek bu suçu oluşturur. Yine cep telefonu veya elektronik posta yoluyla hakaret edilmesi halinde de huzurda hakaret edilmiş olarak kabul edilir.

Gıyapta (İhtilatlı) Hakaret Suçu
Suçun mağdurun gıyabında işlenebilmesi için ise suça en az üç kişinin ihtilat etmiş olması gerekir. İhtilat, en az üç kişinin hakareti öğrenmiş olmaları anlamına gelir. İhtilat şartı söz, yazı veya herhangi başka bir araçla gerçekleşmiş olabilir. Ancak bu üç kişinin bir arada bulunmaları ve fiili aynı zamanda öğrenmeleri gerekli değildir. Suç, üçüncü ihtilatın gerçekleştirildiği anda gerçekleşmiş olur. İhtilat söz, yazı veya herhangi bir araçla gerçekleştirilmiş olabilir. Örneğin, mektup veya elektronik postayla da bu suç işlenebilir.
Ayrıca ihtilat edecek kişilerin, söylenen sözün hakaret oluşturduğunu anlayabilecek durumda olmaları gerekir. Bu nedenle küçüklük, akıl hastalığı, sarhoşluk gibi nedenlerle, ihtilat edilen kişiler söylenen sözün hakaret niteliğini anlayabilecek durumda değilseler, asgari sayının belirlenmesinde gözönünde bulundurulmazlar. Yine bu sayının belirlenmesinde fail de göz önünde bulundurulmaz. Öte yandan ihtilat unsurunun varlığı için failin ihtilat ettiği kimseleri tanıması şart değil ise de ihtilatın failin fiilinden ileri gelmesi yani aralarında illiyet bağının bulunması gerekir. İhtilat ve aleniyet farklı kavramlardır. Aleniyet, hakaretin belirsiz ve çok sayıda kişi tarafından öğrenilmesini mümkün kılacak şekilde gerçekleştirilmesidir.

Hakaret Suçunda Cezasızlık Sebepleri
a. İddia ve Savunma Dokunulmazlığı
Türk Ceza Kanunu 128. maddesi;
” Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.” hükmünü içerir.
Türk Ceza Kanununda belirtilen hak kapsamında ilk olarak mahkemeler, icra daireleri veya savcılık önünde verilen yazılı başvuru, dilekçe, istem vs. hakaret suçu oluşmayacaktır. Ancak bunun olabilmesi için kullanılan ifadelerin subjektif olarak iddiayı kanıtlamak veya savunmayı yapmak amacıyla kullanılmış olması gerekir. Kısaca kullanılan bu ifadeler amaca hizmet etmeli, uyuşmazlıkla alakalı olmalıdır. Aksi takdirde bunlar gerçek olsalar bile iddia ve savunma dokunulmazlığından söz edilemez. Örneğin sanığın hırsızlıkla yargılandığı bir ceza davasında dahi katılanın sanık için bunlar ailece zaten hırsız demesi hakaret suçunu oluşturur. Çünkü böyle bir ifadenin uyuşmazlığın çözümüne katkısının olmadığı açıktır. Ayrıca ceza yargılamasında yargılanan fail değil failin fiilidir. Bu hak, taraflara ve vekillerine tanınmış bir özgürlük olup, yargılamaya katılanlar dışında örneğin duruşmaya katılmış olan taraf yakınının duruşma esnasında karşı tarafa sarf edeceği kötü bir söz hâlinde bu dokunulmazlıktan yararlanabilmesi mümkün değildir.
İkinci olarak, idari makamlara yapılan başvuru, istem, iddia ve savunmalar da iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamına girmektedir. Ancak uyuşmazlık yok ve isnat doğru değil, küçültücü ise fiil suç teşkil edecektir. Örneğin, usulüne uygun bir kamulaştırma işlemi yapılmaksızın devletin özel mülkiyetteki bir araziye el atması durumunda vatandaşın valiliğe başvurarak idarenin kanunsuz, keyfi davrandığını ileri sürmesi bu kapsamda değerlendirilmelidir.

b. Hakaretin Kasten Yaralamaya Tepki Olarak İşlenmesi
Türk Ceza Kanunu 129/2. maddesi, hakaret suçunun kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi hâlinde kişiye hiç ceza verilmeyeceğini öngörmüştür. Burada yaralamadan kasdedilen, vücuda indirilen darbe sonucu acı verilmesi, algılama yeteneğinin veya sağlığının bozulmasıdır.
Kasten yaralamanın doğrudan faile yönelmiş olması gibi bir zorunluluk aranmamaktadır. Üçüncü kişiye yönelik kasten yaralama da fail üzerinde aynı psikolojik etkiyi doğurur. Bu sebeple üçüncü kişiye yönelik kasten yaralamaya tepki olarak işlenen hakaret halinde de bu hüküm uygulanır.
Öte yandan Kanun’da açıkça kasten yaralamadan bahsedildiği için taksirle yaralamaya karşı bu cezasızlık sebebinden yararlanılması mümkün değildir. Kasten yaralamanın belirli bir ağırlık derecesine ulaşması ise önem arz etmemektedir. Önemli olan, yaralama ile buna tepki olarak işlenen hakaret arasında nedensellik ilişkisinin kurulabilmesidir.

c. Hakaret Suçunda İspat Hakkının Kullanılması
Anayasa’nın “İspat hakkı” başlıklı 39. maddesine göre, ” Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki hallerde ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.”
Türk Ceza Kanununda bu düzenlemeye paralel bir düzenlemeye yer vermiştir. Buna göre Kanun’un 127/1. maddesine göre “İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır. İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.’’ Bu hak sövme suretiyle işlenen hakaret suçunda kullanılamaz. Yani sadece somut bir fiil veya olgunun isnat edilmesi halinde bu hak kullanılabilir. İsnadın ispat edilebilmesi için, bu fiilin tam ve kesin bir biçimde sabit olması gerekir. Hakaret suçunda üç durumda ispat hakkının varlığı kabul edilir.
- İsnat olunan fiilin içeriğinin suç olması ve hakaret edilenin, isnat edilen fiilden dolayı kesinleşmiş mahkumiyetinin bulunması durumunda isnat ispatlanmış sayılır. Fakat mahkumiyet kararı, hakaretten önce kesinleşmemiş olmalıdır.
- İsnat edilen fiilin ispatında kamu yararı bulunduğuna mahkemece karar verilmesi gerekir. Kamunun isnat edilen fiili öğrenme konusunda bir yararı varsa ispat hakkı tanınır. Örneğin kamu görevlilerinin kamu kaynaklarını amacı dışında harcaması hususunda bir kamu yararı bulunur. Fakat kişilerin kamusal yaşamına yansımayan ve özel yaşama ilişkin isnatlarda kamu yararı yoktur.
- İspat hakkının kullanılabilmesi için mağdurun uğradığı hakaret nedeniyle dava açmış olması ve bu davada karşı tarafın ispatına rıza göstermesi gerekir. Yani, hakarete maruz kalan mağdurun isnat edilen fiilin doğru veya yanlışlığını tartışmayı mahkemeden talep etmesi durumudur. İspata rıza gösteren kişinin bundan vazgeçmesi mümkün değildir.

Hakaret Suçunda Cezasızlık veya İndirim Nedeni Haksız Fiile Karşı Hakaret
Türk Ceza Kanunu 129/1. maddesine göre ‘’Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.’’
Haksız fiilden kasdedilen, hakarete maruz kalan mağdur tarafından yapılan hukuka aykırı fiildir. Söz konusu fiil faili tahrik etmelidir ancak konusunun suç teşkil etmesi de gerekmez. Haksız fiile karşı hakaret doğrudan bir cezasızlık sebebi değildir yani hâkim cezada indirim de yapabilir. Mağdurun hareketinin haksız olması, herhangi bir hakka dayanmaması demektir. Başka bir deyişle, hukuka uygunluk nedeni içeren bir fiile tepki olarak işlenen hakaret suçunda bu madde hükmü uygulanmaz. Bununla birlikte hareketin, failde gerçekten öfke ve üzüntü meydana getirmiş olması şartı yoktur. Bu hüküm olmasaydı dahi genel kural gereğince yine haksız tahrik hükümleri uyarınca cezada indirim yapılabilmesi mümkün olacaktı. Ancak burada haksız tahrikten farklı olarak haksız fiil teşkil eden davranışa karşı derhal reaksiyonda bulunulmakta ve hakaret içeren sözler sarf edilmektedir.

Hakaret Suçunda Karşılıklı Hakaret ve Cezası
Türk Ceza Kanunu 129/3. maddesine göre, ” Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.’’
Burada öngörülen sebep doğrudan bir cezasızlık sebebi değildir. Duruma göre cezada indirim sebebi olarak kabul edilebilir. Karşılıklı hakaret, faillerden biri yada her ikisi için cezasızlık veya cezada indirim nedeni oluşturur. Hâkimin açık bir şekilde bu düzenleme için takdir yetkisine sahip olduğunu kabul etmek gerekir. Mahkeme takdir yetkisini kullanırken olayın mahiyetini göz önüne alacaktır.
Hakaretin karşılıklı olduğunun kabul edilebilmesi için hakaretler arasında nedensellik bağı olmalıdır. Yani bu hakaretlerden biri yapıldığı için diğer hakaret de karşı tarafça yapılmış olmalıdır. Başka bir ifadeyle biri diğerinin neticesi olmalıdır. Bunlardan her ikisinde de somut fiil veya olgu isnadı ya da sövme olabileceği gibi birisinde somut fiil veya olgu isnadı, diğerinde sövme olabilir. İlk hakaretin haksız olması yeterli olup cezalandırılabilir olması şartı yoktur.
Bu hükmün uygulanabilmesi için tarafların karşılıklı olarak, TCK m. 125 anlamında hakaret suçunu işlemeleri gerekir. Örneğin, hakarete uğrayan kişinin, beddua etmesi veya onu saygılı olmaya davet etmesi hakaret olarak değerlendilemez.

Hakaret Suçunun Nitelikli Halleri
Türk Ceza Kanunu 125/3. maddesine göre,
” (3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

Hakaret Suçunda Şikayet ve Uzlaşma
Hakaret suçunun takibi kural olarak şikâyete bağlıdır ve bu nedenle uzlaşma kapsamındadır. Şikâyet etme hakkına sahip olan kişi, hakarete maruz kalan kişidir. Bununla birlikte mağdur bu hakkını kullanamadan ölmüş olabilir. Bu suç ölmüş kişinin hatırasına karşı da işlenmiş olabilir. Bu durumda ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikâyette bulunulabilir. Kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret edilmiş olması durumunda ise suçun takibi resen, şikayete bağlı olmadan yapılır.
Hakaret Suçuna Teşebbüs
Hakaret suçunda hareket yapılır yapılmaz netice meydana geldiği için kural olarak teşebbüse müsait değildir. Suçun tamamlanma anı mağdurun fiili öğrendiği andır. Ancak hakaret suçda yazılı araçlardan biri kullanılmışsa teşebbüs olabilir. Çünkü bu durumda icra hareketlerinin bölünebilmesi mümkündür.
Hakaret Suçunda İçtima
Hakaret suçunun aynı mağdura karşı farklı zamanlarda işlenmesi ve farklı mağdurlara karşı aynı zamanda işlenmesi mümkündür. Bu durumda zincirleme suç hükümleri uygulanır. Bunun yanı sıra farklı zamanlarda işlenen suçun mağdurları farklı kişilerde mağdur sayısı kadar suç oluşur.
Fail, birden fazla kişiye tek sözle hakaret suçunu işlemiş olabilir. Bu durumda eğer birden fazla kişi bir topluluk oluşturuyorsa tek bir suç oluşur. Yani eğer sadece bir topluluk hedef alınıyorsa tek bir hakaret suçunun varlığından söz ederiz. Fakat fail topluluğu değil, topluluğu oluşturan bireyleri hedef alıyorsa mağdur sayısı kadar suç oluşur. Yani değişik zamanlarda farklı kişilere karşı suçun işlenmiş olması durumunda mağdur sayısı kadar suç oluşur. Böyle bir durumda gerçek içtima yapılır, zincirleme suç hükümleri uygulanmaz.
Hakaret Suçuna İştirak
Hakaret suçu, iştirak bakımından herhangi bir özellik göstermez. Suça herhangi bir yolla iştirak etmek mümkündür.
Sık Sorulan Sorular
Evet, Hakaret suçunun takibi kural olarak şikâyete bağlıdır. Fakat kamu görevlisine karşı hakaret suçu işlenmişse şikayet olmadan yargılama yapılır.
Hakaret suçunda şikayet süresi 6 aydır. Bu süre hakaret suçunu işleyen failin öğrenilmesinden itibaren başlar.
Bu suçta, Hakaret suçunda 8 yıllık bir dava zamanaşımı süresi vardır.
Hakarete uğrayan kişinin iki yolu vardır. Birincisi savcılıkta suç duyurusunda bulunmaktır. Savcılık tarafından dosya mahkemeye sevk edilir ve mahkeme tarafından karşı tarafa ceza verilebilir. Ayrıca hakaret sebebiyle kişilik hakları zedelenen kişi tazminat davası açılabilir.
Av. Aslı Arslantaş
Trackbacks/Pingbacks