0553 661 52 02 asli@arslantas.av.tr

   ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL (HAKSIZ İŞGAL) DAVASI NEDİR ?

Ecrimisil diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, bir malın veya taşınmazın sahibinin izni ve rızası olmaksızın bir başka kimse tarafından kullanılması sonucu oluşan zararın tazminidir. Taşınmazı, bir sözleşme ilişkisi olmaksızın ya da sahibinin rızası haricinde kullanmak, haksız yere kullanmak anlamına gelir. İşgal, bedelsiz yararlanmaya neden olur. Malikin mülkiyet hakkına yönelik her türlü ihlal, işgal niteliği taşır. Malik mahkemeye başvurarak mülkiyet hakkına yapılan her türlü tecavüzün sona erdirilmesini talep edebilir.

Ecrimisil diğer bir ifade ile haksız işgal tazminatı; bir taşınır veya taşınmaz malın tasarrufta bulunma hak ve yetkisine sahip olmayan bir kişi tarafından, sahibinin rızası dışında kullanılması neticesinde doğan tazminattır. Diğer bir anlatımla ecrimisil bir mala sahip olmamasına rağmen o malı kullanan veya faydalanan kişinin belli şartlar oluşması halinde malın sahibine ödemekle yükümlü olduğu bedeldir.

ECRİMİSİL TAZMİNATI TALEP EDEBİLMENİN ŞARTLARI

  • HAKSIZ BİR İŞGAL OLMALIDIR.

Bir malın zilyetliğinin tamamen ele geçirilerek malın elde tutulması ve söz konusu malın ele geçirilmesinin hukuka uygun bir nedene dayanmaması durumunda haksız işgalden söz etmek mümkündür. Haksız bir işgalin varlığı koşulunun gerçekleşmesi için taşınmazın malikinin rızası hilafına işgal edilip hukuka aykırı bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Bir mal üzerinde hak sahibinin fiili hâkimiyeti ortadan kaldırılmış ise, eşyanın işgali söz konusudur.

  • HAKSIZ OLARAK İŞGAL EDEN KİŞİNİN KÖTÜNİYETLİ OLMASI GEREKİR.

Haksız kullanıma sadece kötü niyetli zilyet değil, iyi niyetli zilyet de sebep olabilir. Haksız kullanımda iyi niyet, kötü niyet ayrımı iade taleplerinin değerlendirilmesinde önem taşır. İyi niyetli zilyet, ‘bir malın haksız olarak kullanıldığını bilmeyen veya bilebilecek durumda olmayan kimseyi’  ifade etmektedir. Kötü niyetli zilyet ise, ‘zilyetliğin kendisinde bulunmasının haksızlığı bilen ya da gereken özeni gösterseydi, bilebilecek durumda olan kimseyi’ ifade eder. Ecrimisil tazminatı ancak kötü niyetli olan işgalciden talep edilebilir. Eğer işgalci iyiniyetli ise davanın açılması, ihtarname gönderilmesi ya da davanın ihbarı ile iyi niyetli zilyet kötü niyetli zilyet haline gelecektir.

  • HAKSIZ İŞGAL NEDENİYLE DOĞMUŞ BİR ZARAR OLMALIDIR.

Yargıtay, çoğunlukla kararlarında ecrimisil talebinde hak sahibinin zarara uğraması şartını aramıştır. Hak sahibinin zarara uğrayıp uğramadığını hak sahibinin işgale konu yeri semerelendirme niyeti içinde olup olmadığına göre değerlendirmektedir. Yargıtay; hak sahibinin zarara uğrayabilmesini haksız işgale konu yeri semerelendirme niyeti içinde olmasına bağladığı gibi, bazı kararlarında bu şartı özel olarak aramamıştır.

Hak sahibinin uğramış olduğu zararlara taşınmazın kullanımı nedeniyle uğradığı zararlar, taşınmaz sahibinin mahrum kaldığı kâr nedeniyle uğramış olduğu zararlar, taşınmasın kullanımı nedeniyle oluşan yıpranma ve değer kaybından doğan zararlar örnek verilebilir.

  • ZARAR İLE İŞGAL ARASINDA NEDENSELLİK, İLLİYET BAĞI OLMALIDIR.

Meydana gelen zararın haksız işgalden kaynaklanıyor olması halinde zarar ile işgal arasında illiyet bağı var olduğu kabul edilir.

  • PAYDAŞLAR ARASINDA ECRİMİSİL TALEBİNDE BULUNABİLMEK İÇİN İNTİFADAN MEN HAKKI KULLANILMALIDIR.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/3791 E. 2019/6156 K. 19/06/2019 tarihli kararında;

“Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır.

Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde İNTİFADAN MEN KOŞULUNUN OLUŞMASINA GEREK BULUNMAMAKTADIR.”

ECRİMİSİLDE ZAMANAŞIMI

Yargıtay; İçtihadı Birleştirme Kararı ile, ecrimisili kira sözleşmesine benzetmiş ve ecrimisilin kira sözleşmelerinde olduğu gibi 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ifade etmiştir. 5 Yıllık zamanaşımı süresi dava tarihi itibari ile başlayacaktır. Yani haksız işgal durumu 5 yıldan uzun süreli olsa dahi tazminat talep eden davacı, sadece dava tarihinden itibaren geriye dönük olarak 5 yıllık tazminat talebinde bulunabilecektir.

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Görevli Mahkeme HMK uyarınca; “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Dolayısıyla malvarlığı haklarına ilişkin olduğu kabul edilen ecrimisil talepleri kanunda aksi bir düzenleme yer almadığından genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülecektir.

“Dava, davacının iddiası ve dosyadaki deliller göz önüne alındığında ecrimisil talebine ilişkindir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Asliye Hukuk Mahkemelerinin Görevi” başlıklı 2.maddesine göre; dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığı ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. O halde talebe konu ecrimisil alacağına ilişkin davaya genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde bakılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” (Y. 13.HD, 17.4.2017, E. 2015/41855, K. 2017/4607, 11.03.2019)

Yargıtay, ecrimisilin haksız fiilden kaynaklandığı görüşü sebebine istinaden sadece ecrimisilin talep edildiği davalarda haksız fiilin gerçekleştiği, zararın meydana geldiği ya da gelme ihtimalinin olduğu ya da zarar görenin yerleşim yeri yer mahkemesinin de ecrimisil talepleri için yetkili mahkeme olduğunu kabul etmektedir.

“Dava, ecrimisil isteğine ilişkin olup; haksız işgale konu taşınmazların bulunduğu yerde açılmıştır. Mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 6. maddesi uyarınca davalının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili oldugundan bahisle dava dilekcesinın yetki yönünden reddine karar verilmiştir. Ne var ki, ecrimisil (haksız işgal tazminatı) 08.03.1950 günlü ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında haksız eylem olarak nitelendirildiğine göre, HMK’nın 16. maddesi uyarınca davanın haksız işgalin gerçekleştiği yer mahkemesinde de açılabileceği açıktır. Hal böyle olunca, davalının yetki itirazının reddedilmesi ve işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.” (Y. 1.HD, 18.2.2014, E. 2013/21844, K. 2014/3427, 12.03.2019)